serZeniş: Apolitizm

Kasım 28, 2020

 

 

 Merhabalar. Yeni bir yazı konseptiyle/serisiyle karşınızdayım. Serimizin ismi başlıktan da anlayacağınız üzere: serZeniş”. Bu seri içerisindeki yazılarımı tamamen Z Kuşağı bireyi olarak yazacağım. Bir Z kuşağı bireyi olarak kimi zaman diğer kuşakları, kimi zaman bulunduğum kuşağı eleştireceğim. Kimi zaman da bir Z kuşağı bireyi olarak şımarık bir çocuk olacağım, haddim olmadan bilgisiz olduğum konularda ağzıma geleni yazacağım. Bugünkü yazımda Z kuşağını eleştireceğim. Bu arada Türkiye gündemini ve politik hayatını çokça meşgul eden “Z Kuşağı” kavramına inanmıyor, reddediyor olabilirsiniz. Ben de bu konuda muallaktayım. “Z Kuşağı” derken 1995 sonrası doğan yani 12-25 yaş arasındaki bireylerden bahsediyorum. “Z Kuşağı” tabirini kullanmamın tek sebebi popüler bir tanım olması. Yani herkes anlayabilir, farklı bir ifade kullanmam yazdıklarımın anlaşılmasını zorlaştırabilir. Son olarak bu yazı, eleştiri yazısı olacağı için bir kaynak kullanmayacağım. Ki zaten Apolitizm hakkında çok fazla akademik çalışma bulamıyoruz. Uyarılarımızı yaptıktan sonra başlayabiliriz. 

 

  Etimolojik kökenle başlayacak olursak: Apolitizm“politik” kökünden gelmektedir. Politik kelimesi Antik Yunancadan gelmekte olup “siyasal” anlamına gelmektedir. Antik Yunancada olumsuzluk eki olan “-an” ın politik kelimesinin önüne gelmesiyle Anpolitizm” yani Apolitizm kelimesi ortaya çıkmıştır. Apolitizm...siyasi konulara faaliyetlere ve bağlantılara ilgi duymama ve bunlardan kaçınma.”[1]   anlamına gelmektedir. Apolitizmi anlamak için ilk önce “politik” nedir, onu anlamamız gerektiğini düşünüyorum. 

 

 Birçok bireyin korkarak yaklaştığı politika bana göre bir hayat duruşudur. Yani bireyin yaşam felsefesinin, amacının, duruşunun eksiltilemez bir parçasıdır. Politika yaşamın her yerindedir. Sabahın ilk ışıklarında metroya koşturmanız da aynı günün akşamında televizyon izlemeniz de politik bir duruştur. Kendi dersini en önemli ders olarak gören lise öğretmeni tribine girmek istemesem de bu inkar edilemez bir gerçektir. Bu nedenle o meşhur sözde söylendiği gibi “Apolitizm de politiktir!” Siz ne kadar politikadan kaçmaya çalışırsanız da politika sizi bulur. Diyorum ya bu bir hayat duruşudur. Hayatı nasıl gördüğünüz politik bir çıkarsamadır. Ayrıca politik olmak, bir siyasi partiyi desteklemeyi gerektirmez. Büyük düşünür Sinoplu Diyojen’in meşhur hikayesindeki duruş da politik bir duruştur. Ancak bunların yanında “Abi benim siyasi görüşüm yok, hepsinden azar azar alıyorum.” demek sizleri ortamlarda havalı yapmaz. Tabii ortamın kalitesine göre değişir :) . Bu söz sizi politikadan da uzaklaştırmaz. Hatta bir başka ünlü söz der ki “Olmayan siyasi görüş yoktur, fark edilmeyen siyasi görüş vardır.”   

 

  Bu arada yazdığım cümleleri tekrar okuduğumda, siz değerli okurlarımda hakkımda birkaç yanlış düşünce oluşabileceğine kanaat verdim. Biraz kesin yargılarda bulunmuşum sanki.  Ben bir siyaset bilimci değilim. Olsam dahi kimsenin düşüncesine karar verecek haddi görmüyorum kendimde. Yazımın başında da dediğim gibi bu serinin konsepti bu: eleştirmek ve serzenmek. Yani bu bir düşünce yazısı, yazdıklarım yoruma ve tartışmaya açıktır. Yazıyı okuduktan sonra beni sosyal medya ve iletişim adreslerimden rahatsız edebilirsiniz. Bilgilerinize… 



APOLİTİZM VE Z KUŞAĞI 

 Apolitikliği anladığımıza göre “Apolitikliğin Z kuşağı ile ne alakası var?” diyebilirsiniz. Dedik ya bu bir serzeniş, isyan yazısı. Kendi çevremde ve kendi yaş grubumda konu bir şekilde siyasete geldiğinde bazı kaçamak cevaplar verildiğini görüyorum. Bu insanlar ya korkuyorlar ya da bunları düşünmekten kaçıyorlar. Kaçmasalar dahi kendi düşüncelerinin arkasında duramıyorlar. Bunun yanında siyasi farkındalıktan uzak bir şekilde oy vermeme, tüm siyasi ideolojileri reddetme eylemlerini de gerçekleştiriyorlar. Oy vermemek, tek başına anti politik bir eylem değildir. Oy vermeme eyleminde bulunan ve siyasi olarak kurumsallaşmış ideolojiler de vardır. Buradaki serzeniş, siyasi farkındalıktan uzak yapılan eylemlerdir. Mesela: havam olsun/ üşeniyorum gibi nedenlerle oy kullanma hakkını kullanmamak gibi. Neden yaptığını sorduğunuzda felsefi temeli olan bir cevap alamazsınız bu bireylerden.  

 

 Oy vermemek, gündelik hayatta karşılaşılan toplumsal olaylara karşı yorum yapmamanın bir başka nedeni de bize siyasetin “yalan dolan” olarak gösterilmesi. Evet, buna sonuna kadar katılıyorum. Çünkü hepimiz, aldığı 30.000₺ maaşla meclisi boks ringine çeviren insanları görüyoruz. Bu politikaya ben de karşıyım. Benim bahsettiğim politika bu değil. Benim bahsettiğim politika, her türlü sosyal olgu ve soruna karşı kolektif veya bireysel bir bilinç oluşmasıdır. Zaten kendinizi politikadan soyutlayarak -tabi başarabilirseniz- hiçbir soruna çözüm bulamazsınız. Gerçekten hiçbirine.  

 

 “ Z kuşağı neden apolitiktir?” sorusuna verebileceğim en bilimsel cevap ise anne-baba, dede, anneanne, babaannelerimizdir. Bu tabiri kullanmayı pek istemesem de bunun sebebi bizi yetiştiren kuşaklardır. Zira kuşak meselesine sosyoloji bilimi dahi mesafeli yaklaşıyor. Aşağı yukarı benim yaşlarımdaysanız sizi yetiştiren ebeveynleriniz genellikle X ve Y kuşağından olacaktır. Türkiye’deki X ve Y kuşağının 1960 ve özellikle 1980 darbesini görmesi veya görenler tarafından yetiştirilmesi onların apolitik olarak yetişmesini/yetiştirilmesini sağlamıştır. Onları anlamak için tabi o dönemleri anlamak gerekiyor. O dönemlerde, herhangi bir şeyci olmak yani siyasi görüşe sahip olmak dar ağacında sallanmanız veya işkence görmeniz için geçerli bir sebepti. Bu nedenle bu nesil korktu, korkutuldu. O yılları anlamanız için usta gazeteci Mehmet Ali Birand’ın 32.Gün programında sunduğu “12 Eylül Belgeseli” ni izleyebilirsiniz. Tabi ki bu nesillerin yetiştirilme tarzı biz Z kuşaklarını da etkiledi. Biliyorum ki hala birçok evde siyaset konuşmak için 18 yaşını geçmek gerekiyor. Sanki 18 yaşını doldurunca bir anda tüm ideolojiler kafana yükleniyor. Tabi tek etken darbeler değildi. Türkiye tarihinde hiçbir zaman politik özgürlükleri sağlayan bir ülke olmadı. 27 Mayıs’ı, 12 Eylül’ü yapanlar kadar bunların öncesinde ve sonrasında olanlar da çorbaya tuz ekledi.  

 


 “APOLİTİZM DE POLİTİK DURUŞTUR!” 

  Amacı politikayı reddetmek olan bir görüş nasıl politik oluyor? Diyebilirsiniz. Ancak burada çelişen ben değilim, apolitikler. Apolitikler, toplumsal sorunlara karşı sessiz olmayı (her toplumsal sorun bir politik sorundur) tercih ederler. Sessiz kalmak da müdahale etmemek de bir tercih ve duruştur. Hatta biraz daha ileri gidecek olursak siyaset bilimi literatürüne vakti zamanında girmiş olan bir kavramdan bahsetmek istiyorum: Politik Pusula (Political Compass) . Politik pusula bireylerin veya ideolojilerin siyasi açıdan hangi konumda olduğu belirlemeye yarayan bir yelpaze. Farklı versiyonları olsa da ben en yaygınını aşağıda sizler için hazırladım. Politik pusuladaki konumunuz iki ana kritere göre belirleniyor. Ekonomik açıdan sağ görüşü mü sol görüşü mü tercih ettiğiniz ve otoriterliği mi özgürlüğü mü tercih ettiğiniz sizin konumunuzu belirliyor. İnternette sizin politik pusuladaki konumunuzu gösteren bir sürü test var ancak soruları bana göre çok yüzeysel kalıyor. Yani çok da başarılı sonuçlar vermiyor. Ancak çok merak ediyorsanız araştırabilirsiniz, diğerlerine nazaran biraz daha başarılı olan siteler var. Politik pusuladaki konumunuz belirlenirken sizlere toplumsal sorunlarla ilgili sorular soruluyor ve cevaplıyorsunuz. Tabi ki her cevabınızın siyasi bir temeli var. Zor bir şey yok yani. Ama dediğim gibi sizin değerli düşünceleriniz on dakikalık bir testle sağlıklı bir şekilde değerlendirilemez. Çok da kafaya takmayın... 

 




 Tekrar apolitiklere dönecek olursak, ben kendilerini politik pusulanın sağ alt tarafında görüyorum. Sağcılar çünkü eşitsizliklere, toplumsal sorunlara, sisteme bir eleştiri getirmiyorlar. Karşısında durmuyorlar. Ki bu eylemler aslında sömürücü kapitalist sistemin de işine geliyor. Kimler susar, konuşamaz? Köleler. Burjuvaların (patronların) en sevdiği insan türüdür apolitikler. Hatta diğer burjuvalardan da daha fazla severler. Onların haksızlıklara, eşitsizliklere, sömürülmeye sesleri çıkmaz. Başlarını eğerler. Onlar fikir köleleridir. Bunu da ortamlarda “özgürlükçülük” adı altında böbürlenerek söylerler. Tekrar ve son kez söylüyorum bir insan apolitik olamaz. Apolitizm kavramı, bilgisizlikten ortaya çıkmış, kendi içerisinde sert çatışmalar içeren bir safsatadan başka bir şey değildir.  

 



APOLİTİK OLMAK NEYİ GETİRİR? 

  Tamam, diyelim kendinizi apolitik olarak nitelendiriyorsunuz. Siz hiçbir şekilde politik tepki vermiyorsunuz yaşantınızda(!). Apolitik olarak ne yapıyorsunuz, dünyaya ne katkınız var bakalım mı?  

 

 Geride bırakacağımız yılda Türkiye’de cinayete kurban giden 350’yi aşkın kadını görmezden geliyorsunuz. Kadın cinayetlerinin politik olup olmadığına bugün değinmeyeceğiz ancak her şey ortada bence. Afrika’da her yıl saçma sapan hastalıklardan (yani aslında tedavisi kolay olan) ölen milyonlarca aç insanı görmezden geliyorsunuz. Sadece yüzde onluk kesim zengin olacak, sermayesine sermaye katacak diye “iş kazası” adı altında cinayete giden yüzlerce emekçiye karşı susuyorsunuz. Kadın istismarına, çocuk tacizlerine, enseste, toplumsal cinsiyet eşitsizliklerine susuyorsunuz. Kapitalist sermayenin doğa katliamını görmezden geliyorsunuz. LGBTQI+ bireylerin psikolojik ve fiziksel zorbalığa uğradığı gerçeğini umursamıyorsunuz. Maddi imkansızlıklardan dolayı intihar eden insanlar zaten yok sizin için. Maddi yetersizliklerden dolayı ilaç alamayan küçücük Ahmet’in, Öykü’nün koca çığlıklarını duymuyorsunuz. Burjuvanın kar amacıyla başlattığı savaşlarda ölen küçücük çocukların son sözlerini duymuyorsunuz. Bir de bunlarla övünüyorsunuz. Havalı oluyorsunuz tabi. Sizin için bunlar olmuyor zaten, yaşanmıyor. Devam edin “Abi, benim politik görüşüm yok ya.” demeye.  

 

 Bir de güya uzlaştırıcı, barışçı, orta yolcu olanlar var. Mesela kadın cinayetlerine karşı siyah veya beyaz olarak yaklaşmıyorlar olaya. Onlar için yok siyah ve beyaz, onların tercihi GRİ. Yani çocuk tacizlerine, kadın cinayetlerine karşı da değiller onaylamıyorlar da. GRİ onlar. Bir de inisiyatif kurmuşlar. Popülist söylemler de ağızlarından hiç eksilmiyor, gün geçtikçe de büyüyorlar. Yapmayın dostlar kadın cinayetlerinin, fiziksel zorbalıkların; grisi, kırık beyazı, fümesi, açık grisi, krem rengi olmaz. Ya siyahsındır ya beyaz. En azından çözüm bulmayı tercih edersin ya da susmayı.  

 

  Politik kimliğinizi bulacağınız, sesinizin çıkacağı bir gelecek diliyorum. Bir kardeş, abi, dost tavsiyesi olarak söylüyorum; tüm görüşler hakkında temel düzeyde bilginiz ve fikriniz olsun. Kitaplarınızdan eksilmeyeceğiniz, okumanın daim olduğu bir hafta diliyorum, iyi günler. Korkulacak bir şey yok, susmayalım!  

 

Taha KÖKSAL 

 

KAYNAKÇA  

[1] Lexico Oxford UK Dictionary, apoliticism 

Bunu da Beğenebilirsin

0 yorum