Siyasi İdeolojiler Serisi #3: Anarşizm

Mayıs 10, 2020


  Yönetim olmadan toplum ayakta durabilir mi? Devlet, toplum için gerekli midir? Bu hafta bu sorulara cevap arayacak; bu soruyu soran ilk sistematik düşünce olan anarşizmden bahsedeceğim. Bu seri boyunca yaptığım gibi ilk olarak anarşizm ideolojisinin tarihinden bahsederek yazıma başlayacağım.  

 

  Anarşizm kelimesi Antik Yunanca’da yönetimsiz anlamına gelen “an archos” kelimesinden türemiştir. Anarşizmin (anarşizm adıyla olmasa da) temelleri diğer birçok ideoloji gibi Antik Yunan’a kadar dayanmaktadır. Özellikle anarşist tarihçiler fikirlerini dayandırmak için hükümetsiz yaşayan toplumlar hakkında birçok araştırma yapmıştır. Bu araştırmalar sonucunda 3 Antik Yunan okuluna (Kireneliler, Stoalar ve Kinikler) dikkat çekmişlerdir. Eski Stoa’nın kurucusu Zenon’un her türlü siyasi faaliyetten uzak, iyiyi ve erdemi bulmaya yönelik düşünceleri anarşizm fikrinin ilk ortaya çıkışı olarak kabul görmektedir. Bir başka çalışma ise anarşizm fikrinin köklerini yine bir Antik Yunan filozofu olan Herakleitos’a kadar dayandırmaktadır. Anarşizm ideolojisinin ilk sistematik temelleri ise 18.yüzyılda atılmıştır. İngiliz düşünür William Godwin’in 1793 yılında yayınladığı Siyasi Adalet Üzerine Bir İnceleme (An Inquiry Concercing Political Justiceeserindeki söylemleri anarşi ideolojisiyle uyumluydu. Godwin, her ne kadar kendini anarşist olarak görmese de eserlerindeki birçok söylemi anarşizm ideolojisini çağrıştırıyordu. Bu nedenle Godwin, siyaset biliminde Batı’nın ilk anarşisti olarak bilinmektedir. Godwin’in görüşlerinden etkilenen Alman filozof Max Stirner Der Einzige und sein Eigentum (Biricik ve Kendiliği) adlı eseriyle Batı’da anarşizm ideolojisinin gelişmesine katkı sağlamıştır. 19.yüzyılda ise Fransız entelektüel Pierre-Joseph Proudhon, “Mülkiyet Nedir?” adlı eserinde ilk defa anarşizmden açıkça bahsederek kendini anarşist olarak tanımlayan ilk kişi olarak dünya tarihine geçmiştir. Proudhon’a göre halk komünal bir şekilde ve devamlı yardımlaşma içinde yaşamalıydı. (Bir sonraki bölümde detaylı anlatacağım.) Proudhon’dan etkilenen Rus düşünür Bakunin anarşizmi teolojik açıdan incelemiş; devlet için “tarihsel bir kötülük” ifadesini kullanmıştır. Ateist anarşist olarak tanıdığımız Bakunin’in devlet hakkında bir başka düşüncesi ise şöyledir: “O (devlet) her ülkede keyfiliğin, haydutluğun ve yağmacılığın izdivacından doğar, savaştan ve işgalden kısacası, halkların teolojik fantezisiyle arka arkaya yaratılan tanrılarla doğar.” Proudhon ve Bakunin’den sonra değineceğim son kişi ise  -ki bana göre anarşizm tarihindeki en önemli düşünür- Peter Kropotkin. Jeoloji alanında yaptığı üstün çalışmalarla bilim dünyasında da önemli bir isim olan Kropotkin, komünist-anarşizm (anarko-komünizm) fikrini ortaya atarak anarşizm ideolojisine farklı bir boyut kazandırmıştır. Feminist düşüncenin yayılmasında büyük rol oynayan Kropotkin’in halefi Emma Goldman da ABD’de anarşist hareketin güçlenmesine katkıda bulunmuş, İspanya İç Savaşı’na katılmıştır. Anarşizm tarihi açısından bu kadar bilginin yeterli olduğunu düşünüyorum. Bir sonraki bölümlerde “Anarşizm nedir, ne değildir?”, “Anarşist akımlar nelerdir?” ve “Anarşizm mümkün müdür?” sorularına cevap vermeye çalışacağım 

 

Anarşizm Nedir, Ne Değildir? 

 19.yüzyılda anarşizmin güç kazanmasıyla beraber diğer muhalif görüşlerce anarşizm; “kaos, karışıklık, terörizm” gibi kavramlarla açıklandı. Hatta hala dünyanın birçok yerinde anarşist kelimesi “ahlaksız, terörist, yağmacı” kişiler için kullanılmaktadır. Ben de -çevremden böyle öğrendiğim için olacaktır ki- hayatımın bir kısmını anarşizm ideolojisinin bu kavramlardan ibaret olduğunu zannederek yaşadım. Ancak araştırmalarım doğrultusunda gördüm ki bu yakıştırmaların çoğu yersiz. Bu nedenle bu bölüme “Gerçek anarşizm nedir?” sorusuna cevap vererek başlayacağım.  

 

 Anarşizmin temel gayesi devlet ve benzeri yönetimleri ortadan kaldırmak; yönetilmeyen, dayanışma içinde bir toplum inşa etmektir. Tarih boyunca ve hatta günümüzde de anarşistlerin bu gayeleri bireyler tarafından kabul edilemez (dehşet verici) ya da ütopik ve gülünç karşılanmıştır. Bu idealin doğru ya da yanlış bir amaç olduğunu öğrenmek için kendimize birkaç soru sormamız yeterli olacaktır diye düşünüyorum. Bunlardan ilki şüphesiz: “Devlet neden vardır/neden olmalıdır?” Bu soruya ben cevap vermemeyi yeğliyorum. Bu nedenle sizlerle Platon’un Devlet eserinden bir anlatım yapacağım. Platon’a göre devlet kısaca toplumdaki ahlaksız kişileri dizginleyerek toplumsal refahı sağlamak için gerekliydi. Devlet’te doğrululuk (ahlak) üzerine yapılan bir konuşmada Platon: “Demek ki doğruluk (ahlak) paranın olmadığı yerlerde faydalı olabiliyor.” demiştir. Yani bu tümceden anlayacağımız bireyi ve toplumu ahlaksızlığa sevk eden şey özel mülkiyet ve paradır. Birey sırf zevk aldığı için toplumun ahlaksız saydığı hırsızlığı, dolandırıcılığı, hayat kadınlığını yapmaz herhalde. Bireyin bu ahlaksız yollara düşmesinin temel nedeni hayatını idame ettirecek parasının olmamasıdır. İşte bu nedenle anarşizm toplumun ahlakı sorununa kalıcı bir çözüm getirmiştir. Anarşizm toplumdaki her birey için özel mülkiyeti kaldırmıştır. Ayrıca her türlü mübadele aracını (para, altın, gümüş, çek, senet) da yok saymıştır. Mülkiyet sorunu da aslında anarşistler için devlet sorunu kadar önemlidir. Bu nedenle birçok anarşist teorisyen mülkiyet sorunu hakkında birçok çözüm önerisi ortaya atmıştır. Bu teorisyenlerden en ünlüleri şüphesiz ProudhonBakunin ve Kropotkin’dirProudhon mülkiyet sorununa çözüm olarak “karşılıklılık ilkesini” savunmuştur. Karşılıklık ilkesine göre toplumdaki bireyler herhangi gibi bir görevli ya da yöneticiye ihtiyaç duymadan dayanışma içerisindedir.  Bireyler yaptıkları işlerini kar amacı gütmeden yaparlar ve hep dayanışma içinde yaşayarak hayatlarını idame ettirirler. Bu ilkeye kimi siyaset bilimciler “kar amacı gütmeyen kapitalizm” adını takmışlardır. Proudhon toplumun bu ilkeyi uygulaması konusunda özgür bırakılmasını doğru görmüştür. Zira karşılıklılık ilkesi ancak gönüllü olan bireyler arasında gerçekleştirilebilir. Kolektivist anarşizmin kurucusu Bakunin ise mülkiyet sorununun ancak toplum ve işçilerin ortak sahiplik ilkesine dayanan devletsiz bir sistemle çözülebileceğini öngörmüştür. Bu çözümün Marksizmle benzer yanları olsa da Marx’ın devlet komünizmi fikri konusunda BakuninMarx’la ayrılmaktadır. Bakunin’e göre devletin var olması bir sınıf farklılığını daima oluşturacaktı ve sınıf farkının olduğu bir toplumda sınıfların aynı çıkar doğrultusunda hareket etmesi imkansızdı. Ayrıca Bakunin devrim konusunda da Marx’la fikir ayrılığına uğramıştır. Bakunin devrimin kanlı olacağına olan inancından ötürü her türlü devrime karşı çıkmaktaydı. Bakunin’in çağdaşı olan Kropotkin ise anarşist-komünizm düşüncesini ortaya atmıştır. Kropotkin’in düşünceleri birçok noktada Bakunin’kilere benzese de mülkiyet sorunu ve devrim hakkında fikirleri ayrılmıştır. Bakunin gelirin paylaşılması hakkında “işçi üretkenliği kadar almalıdır” düşüncesini savunurken; Kropotkin’e göre anarşizme geçildiğinde toplum ahlaklı olacaktır ve haliyle bireyler açgözlü olmayacak, ihtiyaçlarını bilebilecek seviyede olacaktır. Bu nedenle Kropotkin’e göre gelir ihtiyaca göre paylaşılmalıdır. KropotkinBakunin’den farklı olarak devrimi savunmuştur. Çünkü KropotkinBakunin’in aksine devrimin kanlı olacağını düşünmemiştir. Kropotkin’in devrimi kanlı silahlı değil fikirsel bir devrimdir. Yani bir devrimden çok bir evrimdir Kropotkin’in devrimi. Anarşizmin çözüm bulduğu bir başka sorun ise eşitlik sorunudur. Anarşizm, eşitliği savunan veya savunduğunu iddia eden liberalizm, sosyalizm ve Marksizmden farklı olarak toplumda her türlü sınıf farkını ortadan kaldırmıştır. Anarşizme göre ancak sınıf farkının olmadığı ve herkesin dayanışma içinde yaşadığı bir toplumda eşitlik sağlanabilir. Daha önceden de belirttiğim gibi sınıf farkı da ancak ve ancak özel mülkiyet ve değişim araçlarının kaldırılmasıyla ortadan kalkabilir. Anarşizm hakkında değineceğim en son konu ise: özgürlük. Anarşistler bireyin ve toplumun özgürlüğe çok önem verirler. Bu özgürlük de yukarıda bir dize bahsettiğim uygulamaların hayata geçirilmesiyle sağlanabilir. Geçim derdi olmayan, herhangi gibi bir erk tarafından baskıya maruz kalmayan bir bireyden kim daha özgür olabilir ki? Özgürlük konusuna bir başka yazımda değineceğim. Anarşizmin ne olduğu hakkında yeterli bilgiyi verdiğimi düşünüyorum. Şimdi gelelim toplumun ya da devletlerin genellikle tehlike olarak gördüğü anarşizme yakıştırdığı yanlış sıfatlara. Anarşizm nedir, ne değildir? 

 

Anarşizm kaos değildir... 

 Anarşi kelimesi Antik Yunan’da ‘kaos, karışıklılık’ gibi anlamlarda kullanılsa da Proudhon’la anarşi kelimesi farklı bir anlam kazanmıştır. Büyük ihtimalle insanların yönetimsizliğe olan korkusundan dolayı yüklediği bir anlamdır ‘kaos’. Ancak şunu açıkça belirtmeliyim ki böyle düşünen insanlar açıp bir anarşist teori bile okumamıştır hayatlarında. Aksine anarşizmde yönetimsizliğin içinde mükemmel ahenk vardır. Bir toplum hayal edin ki herkes ahlaklı ve bilgili yönetime ne ihtiyaç vardır ki o toplumda? Devletin amacını tekrar hatırlarsanız ne demek istediğimi daha kolay anlayabilirsiniz.

 

Anarşizm dinsizlik veya tanrı-tanımazlık değildir... 

 ‘Anarşizm dinsizliktir’ ifadesi bizim gibi din,milliyet konularında hassas toplumlar için uydurulmuş bir yalandan başka bir şey değildir. Tabi ki tarihte Bakunin gibi evrendeki Tanrı yönetimine karşı çıkan ateist anarşistler vardır. Ancak bir ideolojinin bir kesiminin ateist olması o ideolojiyi tümden ateist yapmaz. Nasıl ateist bir liberalin veya milliyetçinin oluşu o ideolojileri tümden ateist yapmıyorsa anarşizme ateist demek son derece yanlıştır. Kaldı ki bugün dünyada ve ülkemizde çok severek okunan Rus edebiyatının en önemli yazarlarından biri L.N. Tolstoy bir anarşisttir. Hristiyanlığa bağlılığıyla bilinen Tolstoy, “Tanrı’nın Egemenliği İçimizdedir” adlı eserinde apaçık bir şekilde anarşizmi savunmuştur. Tolstoy bu eseriyle Hristiyan-Anarşizmi akımının öncüsü olmuştur. 

 

Anarşizm ahlaksızlık değildir... 

  Bence anarşizme takılan en komik ve yersiz sıfatlardan biri ahlaksızlıktır. Anarşizmin temel unsurlarından biridir ahlak. Birçok anarşist zaten anarşizmin ancak toplumdaki bireylerin ahlakını kazanmasıyla uygulanabileceği kanısındadır. Sizi hiçbir iş yapmadan sömüren bir sınıfı (burjuva sınıfı) ortadan kaldırmak mıdır ahlaksızlık? 

 

Anarşizm dogmatik değildir... 

 Anarşizmi tüm diğer ideolojilerden (sol-sağ hepsi dahil) ayıran en temel özelliklerden biri anarşizmin belirli bir kuralı ve dogması olmamasıdır. Her düşünür anarşizmi farklı yorumlamıştır. Bazı diğer sol olduğunu iddia eden ideolojiler gibi 200 yıl önce birinin yazdığı kurallara bağlı değildirler. Bu nedenle anarşizmin birçok fraksiyonu vardır. İşte tam da bu nedenle anarşizme dinsiz diyemeyiz.  

 

ANARŞİZM AKIMLARI 

1.MutualizmPierre-Joseph Proudhon’un öncüsü olduğu mutualizm akımı yukarda da açıkladığım karşılıklılık ilkesine dayanmaktadır. Mutualistler mübadele aracı olarak emeğin kullanılması gerektiğini savunmuşlardır. Mutualistler devrim gibi şiddet içeren çözüm yolları yerine sınıflar arası uzlaştırıcı bir yol izlerler. Yani devrimi değil fikirsel evrimi savunurlar. Mutualistler, toplumun komünler halinde federatif bir şekilde yaşaması gerektiğini savunurlar. Mutualistlere göre sınıf çatışmalarının temel nedeni devlettir. Bu nedenle mutualistler her türlü otoriteye karşı çıkarlar. Karşılıklılık ilkesi ile toplumun eşitlik içinde yaşayacağını ve devlet yerine ahlaklı bireylerin karşılıklı sözleşmelerle düzeni sağlayabileceğini düşünürler. Mübadele aracının para değil emek olduğu karşılıklılık ilkesinde mübadele edilecek metanın* değerini belirleyecek olan halk bankalarıydı. Ancak bu plan uygulanamadı. 

 

2.Bireyci Anarşizm: Bireyci anarşizm bireyin bağımsızlığını ve özgürlüğü sağlamayı amaçlar. Ancak bunu yaparken anarşizmin sosyal ilkelerine karşı çıkar. Alman düşünür Max Stirner’in öncülüğünü yaptığı bireyci anarşizm, devletin yanında toplumu da reddeder. Stirner, toplum sorununa emsali olmayan ahlaklı bireylerin oluşturduğu Egoistler Birliği ile çözüm bulmuştur. Stirner'e göre devlet otoritesin ve devlet kurumlarını bireyin mükemmel ve biricik egosunda yok etmiştir. Ancak Stirner gibi bireyci anarşistlerden etkilenen bazı isimler kendilerini kendilerinin yargıcı ilan edip suikast, silahlı eylem gibi girişimlerde bulunmuşlardır. Bireyci anarşizmin içinde oluşan bir kol daha vardır: anarko-kapitalizm (liberteryenizm). Anarko-kapitalistler devlet düzeninin özgürlüğü kısıtladığını savunarak görünmez elin piyasayı düzenlediği gibi toplumu da düzenleyeceğini savunurlar. (‘görünmez el’ Liberalizm Nedir? Adlı yazımda açıklanmıştır.) 

 

3.Kolektivist Anarşizm: Bu yazımda uzunca yer verdiğim düşünürlerden biri olan Mihail Bakunin tarafından ortaya atılan kolektivist anarşizm, mutualizme karşı olarak üretim araçlarının ortak kullanımına dayanır. Gelir paylaşımına kadar anarko-kominizmle fikir birliği yaşayan kolektivist anarşizm gelir dağılımının nasıl olması gerektiği konusunda anarko-kominizmle ayrılır. Daha önce de belirttiğim gibi kolektivist anarşizm süreye dayalı gelir dağılımını savunurken anarko-komünizm ihtiyaca dayalı gelir dağılımını savunur. Uluslararası İşçi Örgütü* içerisinde Marksist kesimlere karşı en güçlü muhalefeti oluşturan kolektivist anarşistler kurucuları Bakunin öldükten sonra güç kaybetmiş ve anarko-komünizme evrilmişlerdir 

 

4.Anarşist Komünizm (Anarko-Komünizm) 

 Kropotkin’in öncülük ettiği anarko-komünizm akımı kolektivisit anarşizmin bir üst aşamasıdır. Yukarıda da bahsettiğim gibi gelir dağılımı aşamasında anarko-komünistler kolektivist anarşistlerden ayrılmışlardır. Bu ayrılığın temel nedeni ahlaklı ve eğitimli bireylerin ihtiyaçlarını bilecek seviyede olduklarına olan inançlarıdır. Bunun yanında anarko-komünistler merkeziyetçi üretime karşı çıkmışlardır. Merkezden üretim yerine her yerden üretimi savunmuşlardır. Marksizmde ayrılma sebepleri ise devlet otoritesini reddetmeleridir. Kropotkin’den sonra Litvanyalı Emma Goldman en büyük temsilcilerinden biri olmuştur. Günümüzde ise Noam Chomsky bu geleneğin en önemli temsilcilerinden biridir.  


 

4.Anarko-Sendikalizm 

 20.yüzyılda ortaya çıkan bu anarşist akım devrimin sendikalaşmayla gerçekleşebileceğini savunmaktadır. Devletin ve kapitalizmin ancak işçi hareketiyle yıkılabileceğine inanmaktadırlar. 

 

SONUÇ OLARAK ANARŞİZM 

 19.yüzyıldan beri sürekli gelişerek (evrimleşerek) günümüze kadar gelen anarşizm, günlük hayatta yaşadığımız sosyal ve ekonomik sorunlara kalıcı çözümler sunmuştur. Günlük yaşantımızda menfaatçi olmakla suçladığımız bir insan mülkiyetsiz dolayısıyla sınıfsız bir toplumda neden menfaatçi olsun ki? Zaten öyle bir toplumda menfaatçi olmak istese dahi olamaz zira o toplumda bireysel çıkarın oluşabileceği bir ortam oluşamaz. Öyleyse o toplumda hırsızlık, dolandırıcılık da olamaz. Yazımın bir bölümünde de belirtmiştim: Hırsız zevk aldığı için hırsızlık yapmıyor ya aç kaldığı için yapıyor. Tüm bunlarla birlikte anarşist düşüncenin günümüzde gerçekleştirilmesi bir hayli olanaksızdır. Zira bu devletsiz düzenin olması için toplumdaki her bireyin ahlaklı olması gerekir. Bu nedenle anarşizmin tüm dünyaya hakim olması en az 100-200 yılı bulacaktır. Her geçen gün fikirsel bir evrim geçiren toplum bence 100-200 yıl içerisinde mülkiyetsiz ve yönetimsiz bir düzeni benimseyecektir. Yani bir devrim değil evrim olacaktır. Anarşizmi ütopik* bulan okurlarımın olduğunu biliyorum. Unutmayın ki anarşizm insanlığın son halkasıdır. Anarşizm ancak ve ancak insanlık egosundan ve bireysel çıkarlarından vazgeçtiği zaman gerçekleşebilir. Bununla birlikte önümüzdeki 100-200 yıl içerisinde devlet düzenin var olması gerektiği inancındayım. Unutmayın devletin görevi (başarılı olup olmadığı devletten devlete ve dönemden döneme değişebilir ve tartışılabilir.) toplumdaki ahlaksız bireyleri dizginlemektir. Ahlaksız ve eğitimsiz kesimin olduğu yönetimsiz bir sistem anarşizmi değil kaosu meydana getirir. Mutlu haftalar...Sağlıcakla kalın... 

 

Taha KÖKSAL 

SÖZLÜK 

Meta: Herhangi gibi bir insani ihtiyacı gideren veya değişim aracı olarak kullanabilen nesne. 

Uluslararası İşçi Örgütü: Dünya işçilerinin çıkarlarını savunan 1864 yılında Londra’da kurulmuş uluslararası sosyalist örgüt. 

Ütopik: Aslında olmayan, tasarlanmış toplum. 

 

KAYNAKÇA 

Anarşi Felsefesi-İdealiPyotr Kropotkin, Kaos Yayınları 

Heywood A., SiyasetFelix Yayınları 

Bunu da Beğenebilirsin

0 yorum