Siyasi İdeolojiler Serisi #1: Sosyalizm ve Komünizm
Nisan 12, 2020
Tekrardan merhabalar... Bu hafta itibariyle yeni bir seriye başlama kararı aldım. Bu uzun serimizde dünya tarihine yön veren veya yön vermiş siyasal ideolojileri ele alacağım. Öncelikle şunu belirtmeliyim ki bu seriyi yapmaktaki amacım herhangi bir ideolojiyi öne çıkarmak, yermek veya herhangi bir ideolojinin propagandasını yapmak değil, araştırılmalarım doğrultusunda edindiğim bilgileri -olabildiğince objektif bir şekilde- sizlerle paylaşmaktır. Kafanıza takılan veya anlamadığınız bir kısmı aşağıdaki kaynakça bölümündeki kaynaklardan araştırabilir ya da aşağıdaki iletişim adreslerimden bana sorabilirsiniz. Serimize ilk olarak sosyalizm ve komünizm ideolojileriyle başlayacağız. Şimdiden iyi okumalar...
Bu hafta toplumun büyük kesimince karıştırılan komünizm ve sosyalizm kavramlarını açıklayacağım. Öncelikle şu konuya açıklık getirmeliyim: Komünizm ve sosyalizm birbirinden farklı ideolojiler. Fakat komünizmin kurucusu Karl Marx, sosyalizm fikrinden etkilenerek komünizm teorisini kurmuştur. Bu yazımda sosyalizm tarihi, komünizm tarihi ve sosyalizm-komünizm arasındaki farklar olmak üzere üç konuyu ele alacağım.
1.SOSYALİZM NEDİR?
Sosyalizm fikrinin kökeni, kimi siyaset bilimcilerine göre Antik Yunan’a kadar dayanmaktadır. Bazı siyaset bilimciler sosyalizm fikrini ünlü Antik Yunan filozofu Platon’un Devlet eserine kadar dayandırmaktadır. Ancak sosyalizm ideolojisinin oluşması ve siyasi bir inanç haline gelmesi 18.yüzyılın sonlarına dayanmaktadır. 18.yüzyılın sonlarında meydana gelen Fransız Devrimi ve Sanayi Devrimi’yle buharlı makinelerin icat edilmesiyle seri üretim yapan fabrikalar ve o fabrikaları işleten fabrikatörler ortaya çıkmıştır. Seri üretime geçilmesi ve sadece sermaye sahiplerinin fabrika kurabilmesiyle kapitalist sistem büyük bir güç kazanmıştır. Bu gelişmelerle güç kaybeden esnaf ve zanaatkarlar, kapitalist sisteme ciddi eleştirilerde bulunmuşlardır. Böylece ilk sosyalist ideolojiler ortaya çıkmıştır. Fabrikaların hızlı bir şekilde artması işçi sınıfının oluşmasına yol açmıştır. İlerleyen yıllarda sosyalizm ideolojisi, fabrikalarda düşük ücret ve ağır koşullarda çalışan işçi sınıfının çıkarlarını düşünen bir siyasi oluşum haline gelmiştir. Düşük ücret ve yoğun emekle üretim yaptıran burjuva sınıfı* servetini arttırmış ve özel mülkiyetler edinmiştir. Özel mülkiyete dayalı bu sistemin güç kazanmasına karşılık sosyalistler kapitalist sistemi ortadan kaldırmak ve ortak mülkiyete dayalı bir sistem ortaya atmak istemişlerdir. Sosyalist kesimin bu isteği diğer kesimlerce ütopik ve gerçekleştirilemez görülmüştür. 19.yüzyılın sonlarında sosyalizm düşüncesinde fikir ayrılıkları yaşanmıştır. Robert Oven, Charles Fourier’in temsil ettiği reformist sosyalistler, sosyalizm ideolojisinin ancak parlamenter yolla kapitalistlerle bütünleşerek barışçıl bir şekilde yayılması düşüncesindeydi. Bu yola sosyal demokrasi adını vermişlerdi. Bu yola karşılık olarak 20.yüzyılda Lenin ve Bolşevikler’in temsil ettiği devrimci sosyalistler ortaya çıkmıştır. Devrimci sosyalistler, özel mülkiyetin kısıtlanması ve kapitalist sistemin ortadan kaldırılmasının ancak devrimle olabileceğini savunmuşlardır. Sosyalizm düşüncesinin temel ilkelerini sayacak olursak:
- Sosyalizm, bireyin tek başına yaşayamayacağını ve bireyin sosyal bir varlık olduğuna vurgu yapmaktadır. Sosyalizm; bireyin terbiye olma, sosyal kimlik kazanma gibi ihtiyaçlarının bireysel olamayacağını ancak ve ancak toplumla olabileceğini savunmaktadır.
- Sosyalizm, toplumda herkesin kardeş olduğunu söylemektedir. Bu kardeşlik duygusunun; bireydeki kıskanma, kışkırtma, düşmanlık besleme gibi duyguları öldüreceğinden bireyci değil kolektivist bir toplum inşa etmeyi amaçlamaktadır.
- Sosyalizmin burjuva sınıfına karşı olmasının temel sebebi burjuva sınıfının varlığının toplumdaki sosyal eşitliği yok etmesidir. Sosyalizm, sosyal eşitliğin sağlanması hususunda çok net bir tavır almaktadır. Sosyalizm, bireyin hukuki haklarını almasının ancak sosyal eşitliğin sağlanmasıyla olabileceğini savunmaktadır. Özel mülkiyetin öne çıktığı ve burjuva sınıfının var olduğu sistemlerde sosyal adalet ve eşitliğin olamayacağını düşünmektedir.
- Sosyalizm; özel mülkiyeti ortadan kaldırmayı amaçlamaz, özel mülkiyeti kısıtlar.
- Sosyalizmde ücret dağılımı emeğe göre yapılmaktadır. Sosyalizm emeğe göre ücret dağıtımını en adil ücret dağıtım modeli olarak görmektedir.
2.KOMÜNİZM NEDİR?
Alman filozof Karl Marx ve Friedrich Engels tarafından kaleme alınan Komünist Manifesto ile sosyalist düşünce 1848 yılında büyük bir evrim geçirmiştir. “Avrupa’da bir hayalet dolaşıyor...” tasviriyle başlayan Komünist Manifesto ile Marx ve Engels, sosyalizm düşüncesine yeni bir boyut kazandırmıştır. Marx, insanlık tarihi üzerine yaptığı araştırmalar sonucunda ilk insanların özel mülkiyetin olmadığı ve ihtiyaca göre mülkiyetin kullanıldığı bir toplumda yaşadığı sonucuna varmıştır. Bu nedenle Marx, kömünizm ideolojisini insanın doğasında var olduğunu düşünmüştür. Marx, ücret ve mülkiyet dağılımının ihtiyaca göre olduğu, sınıfsız, parasız hatta devletsiz bir toplum amaçlamıştır. Marx ve Marksistlere yapılan en büyük eleştiriler -hala günümüzde de devam etmektedir- “İnsanlar nasıl ihtiyaca göre mülkiyeti kullanacak? İllaki haksızlık olacaktır.”, “Devlet olmadan nasıl düzen sağlayacağız? Toplumda mutlaka kötü ahlaka sahip kişiler olacaktır.” yönündedir. Ancak Marx, bu soru ve eleştirilerin cevabını zaten Komünist Manifesto’sunda vermiştir. Marx’a göre proleter* devrimi (işçi devrimi) yapılmadan önce bir süreliğine sosyalizmin uygulanması gerekiyordu. Yani sosyalizmle burjuvazi ve proleterya arasındaki fark azalacaktı ve fark kapandığında proleter devrimi yapılması gerektiğini düşünüyordu. Sosyalizm sürecinde insanlar kardeşlik duygusuyla iyi bir ahlak kazanacaklarından komünizmde uygulanacak ihtiyaca dayalı mülk dağıtım sisteminde herhangi bir adaletsizlik yaşanmayacaktı. Sosyalizmle iyi bir ahlak kazanan insanlar komünizmdeki ihtiyaca dayalı mülkiyet sistemiyle beraber ne bir mübadele aracına (para) ne de bir düzene (devlet) ihtiyaç duyacaktı. Bu öngörü anarşizmle aynı amacı taşısa da yöntemleri farklıdır. Anarşizm toplumun kendiliğinden -başı boş bir şekilde- devletsiz düzeni sağlayabileceğine inanırken komünizm devletsiz toplumun planlı ve aşamalı bir şekilde kurulabileceğine inanır. Kapitalizm konusunda ise Marx, kapitalizmin ölmeye mahkum olduğu kanaatindeydi. Artan üretim araçlarıyla proleterya sınıfı da büyüyecek ve bir sınıf bilinci oluşacaktı. Sınıf bilinci oluşan proleterya, bir devrim gerçekleştirerek üretim araçlarına el koyacaktı. Böylece toplum sosyalist bir düzene geçecekti. Ayrıca Marx, proleter devriminin Sanayi Devrimi’ni tamamlamış ülkelerde (İngiltere, Almanya) yaşanacağını öngörmüştü. Ancak bu ülkelerde böyle bir devrim yaşanmadı aksine daha Sanayi Devrimi’ni tamamlamamış Rusya’da böyle bir devrim yaşandı. Marx’tan sonra Markstist düşünce başta Avrupa’da sonra tüm dünyada yayılmaya başladı. Marx’ın ölümünden sonra Sovyet Rusya’da Stalin, Lenin, Troçki; Çin’de Mao; Küba’da Castro, Guevara gibi isimler komünizm idealine yeni bir bakış açısı kazandırdı. (Bu isimlerin ideolojilerinden de başka bir yazımda bahsedeceğim.) Son olarak komünizmin temel ilkelerini sıralayacak olursak:
- Komünizm, emeğe göre değil ihtiyaca göre mülkiyet kullanılması gerektiğini söyler.
- Komünizm, toplumsal sınıf farkını ortadan kaldırmayı amaçlar.
- Komünizm, parayı ve devleti ortadan kaldırmayı amaçlar.
- Komünizm, üretim araçlarının ortak kullanılmasını yani ortak mülkiyeti ister.
3.SOSYALİZM VE KOMÜNİZM ARASINDAKİ FARKLAR
- Bu iki ideoloji arasındaki temel fark sosyalizmin komünizme geçiş aşaması olmasıdır. Toplum ancak sosyalizmle –ahlaki açıdan- olgunlaştıktan sonra komünizme geçecektir.
- Sosyalizm bir devlet düzeni tanır, komünizm tanımaz.
- Sosyalizmde ücret emeğe göre verilirken, komünizmde ücret ihtiyaca göre verilir.
- Sosyalizmde sınıf farkı vardır ancak komünizm sınıf ayrımına karşı çıkar.
- Sosyalizm, komünizmden daha eskidir.
- Sosyalizmde para varken, komünizmde para yoktur.
Yazımı Marx’ın manifestosundan bir sözle bitirmek istiyorum. Mutlu haftalar...
“Özel mülkiyeti kaldırma isteğimiz karşısında dehşete kapılıyorsunuz. Oysa özel mülkiyet sizin bugünkü toplumunuzda nüfusun onda dokuzu için zaten ortadan kalkmıştır, birkaç kişi için varlığı, onda dokuzu için var olmadığı için vardır.”
Taha KÖKSAL
SÖZLÜK:
burjuva: İşçi ve köylü sınıfına dahil olmayıp sosyal statüsünü eğitim ve işveren pozisyonundan alan sınıf.
proleter: En alt sosyal statüdür. İşçi sınıfını tanımlamak için kullanılır.
KAYNAKÇA
Heywood A., Siyaset, Felix Yayınları
Marx K., Engels F., Komünist Manifesto, İlk Eriş Yayınları
2 yorum
Tesekkurler emeginize saglik
YanıtlaSilDeğerli yorumunuz için ben teşekkür ederim. İyi günler...
Sil